Bilardonun Tarihçesi
Günümüz bilardosunun ilk örnekleri 16.yy`da saraylarda görülmüştür. Önceleri tahta zemin ve tahtadan yapılmış bantlarla oynanan bilardo gerek malzeme gerekse kurallar açısından değişimlere uğrayarak bugünkü konumuna gelmiştir.
Bilardo topları fil dişli malzemeden imal edilmiş ancak 19.yy sonlarında sentetik toplar kullanılmaya başlamıştır. Lastik bant ve kösele ucun icadı ıstakaların günümüzdeki şekli alması sürekli değişen kurallar sonucu 20.yy başlarında bir yarışma sporu olarak ortaya çıkmıştır.
İlk önce delikli masalarla daha sonra üç topla Fransa`da oynanmaya başlanmıştır. Delikli bilardo (pool) Avrupa kökenli olmasına karşı Amerika`da daha yaygındır. Bu sebeple de Amerikan bilardosu olarak tanınmaktadır. Snooker ise ingilizler tarafından oynandığı için ingiliz bilardosu olarak tanınmaktadır.
BILARDO TARIHI
Bilardo acık alanda oynanan bir oyun olarak 14. yy’da ortaya çıktı. Çeşitli kaynaklara göre ilk bilardo masası 1470′te görüldü. Oyunun yaygınlaşması ise Louis 14′un saltanat döneminde gerçekleşti. Oyun halk arasında da sıkça oynanmaya başladı ve bilardo üzerine ilk kitaplar 17.yy’da İngiltere ve Fransa’da yazıldı.
Oyunda kullanılan sopaların ucu kıvrıktı ve “bilardo” diye adlandırılıyordu.Eskiden istakalar ince değildi ve kalın üç yüzeyleri topları ıskalamamayı saglıyodu. Oyunda istaka dışında “mace” adi verilen ve hokey sopasına benzeyen yardimci araçlar da kullanılıyordu, fakat banta yakın toplarda vurusu zorlaştırdığından bunların kullanımından vazgeçildi. İstekalarda en büyük gelişme, 1818′de kosele üç ve tebeşir kullanımının başlamasıyla gerçekleşti. İki parçalı istakalar ise ilk kez 1829′da üretildi. 1834′te arduvaz, 1845′te kauçuk bantlar bilardo masasına uygulandı ve daha sonra merkezi ağırlık merkezi ile çoğu zaman farklı olan fildişi topların yerine sentetik toplar kullanılmaya başlandı.
Bilardoda kullanılan araçlardaki tüm bu teknik gelişmeler, bu zamana kadar delikli masalarda oynanan oyun turunun dışında, oynanması daha güç olan karambol ve uc bant gibi disiplinlerin ortaya çıkmasında büyük rol oynadı. 2. Dünya Savası’ndan önce Avrupa, Asya ve Latin Amerika’da hala popüler olan karambol bilardo, ABD’de yerini üç bant bilardoya bıraktı. 1910 yılından 1950′lere kadar uc bant bilardoda uc Amerikalı söz sahibiydi. Bunlar Jake Schaefer, Welker Cochran ve Willie Hoppe’tu. Amerikalıların üç banttaki bu üstünlüğüne 1962′den beri uluslararası turnuvalarda büyük basarılar kazanan, kendi atış sistemlerini geliştiren ve tüm zamanların en iyi oyuncusu olarak gösterilen Belçikalı Raymond Ceulemans son verdi.
DÜNYADA BİLARDO
Geçmişini tarihçe bölümünde incelediğimiz bilardo sporu, günümüzde büyük insan kütlelerinin ilgi odağı olmuş, nazik bir salon sporu hüviyetine kavuşmuştur.
UMB (Dünya Bilardo Birliği) üç toplu deliksiz bilardoyu, WPBA (Dünya Pool Birliği) ise çok toplu delikli (Pool) bilardo disiplinlerini, organize etmeye çalışmaktadır. IBSF (Uluslararası Snooker bilardo Konfederasyonu) ise Snooker bilardonun organizesini yapmaktadır.
Bu üç kurulusun birleşmesi ile kurulan WCSB ise bilardo sporunu olimpiyatlara taşımaya çalışmaktadır. Zira IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) bilardo ile uğrasan konfederasyonların tek bir çatı altında toplanmasını şart koşmuştur.
BWA (Dünya Bilardo Dernekleri Birliği) ise profesyonel bir yaklaşımla ve sadece 3 bant disiplini ile ilgilenmektedir.
Amatör ve profesyonel kuruluşlar arasında yaşanan hakimiyet ve çıkar savası, su anda Dünya bilardosunun en önemli problemi. Bu savaş yeni federe olan ülkemiz bilardosunda yakından ilgilendirmektedir.
3 toplu bilardo da, Dünya bilardosunda önde gelen ülkelerin başında Almanya, Hollanda, Fransa, İsveç, Belçika, İspanya gibi ülkeler gelmektedir. Kulüpler arası deplasmanı bilardo liginin bulunduğu bu ülkelerde, bayanlarda yoğun olarak bilardo oynanmaktadır.
3 topla birçok disiplin olmasına karsın 3 bant disiplini su anda en popüler duruma gelmiştir. 3 topu temel disiplini olan Karambol ise yavaş yavaş ölmekte. Su anda bu disiplinde Avrupa ve Dünya şampiyonası sadece juniorler seviyesinde yapılmaktadır. Televizyonların ve sponsorların ilgisizliği yüzünden rağbet görmeyen Karambol tarihe karışmak üzere.
Çok popüler olduğunu söylediğimiz 3 bant disiplini ise cazibesini henüz tam olarak çözümlenemeyişinden almaktadır. Çok zor ve zevkli olan bu disiplinde, ülkemizde süper sporcusu Semih SAYGINER ile, Dünya’da söz sahibidir. Halen profesyonel sıralamada, Dunya’nin en iyisi olarak kabul edilen İsvec’li Thorbjorn BLOMDAHL`in, şampiyonumuza karsý son bir senede sadece bir galibiyeti, buna karsı ise tam 5 mağlubiyeti bulunmaktadır.
Belcika’li buyuk usta Raymond CEULEMANS’in yasinin bir hayli ilerlemiş olmasına rağmen hala zirveyi zorlaması ise gerçekten takdire sayan.
Fransa, üçbantta Bitalis ile sesini duyururken, Ýtalya, Marko Zanetti, Hollanda Djck JASPERS, Japonya Kobayashi, Comari, Avusturya, Pills, Danimarka CARLSEN ile zirveyi zorlamaktadır.
TÜRKİYE’DE BİLARDO
Ülkemizde bilardo masaları, 19 yüzyıl sonlarına doğru saray ve konaklarda görülmeye başladı. II. Abdülhamit döneminde Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın bir bilardo tutkunu olduğu ve onun talebesi Prens Halim’in ise usta bir oyuncu oluşu, Cumhuriyete kadar geçen sürede sahip olduğumuz tek bilgi. Bu bilgide bizden 2 nesil evvel yaşamış olan ustalarımızın söyledikleri ve kulaktan kulağa aktarılan ifadelerden ibaret.
Cumhuriyetin kuruluşu ve Ulu Önderimiz Atatürk’ün fırsat buldukça bilardo oynuyor olması ise bilardo tarihimiz açısından çok önemli. II. Cumhurbaşkanımız İsmet İNÖNÜ’nün üsta bir bilardocu oluşu ise ayrı bir kıvanç kaynağımız. Atamızın Pembe Köşke ve Anadolu kulübüne devrin önde gelen bürokratları ve yabancı Devlet konukları ile sık sık bilardo oynadığını biliyoruz.
Bilardo masalarının ticaret hanelere girişi ise ilk defa Beyoğlu Ağa Camii Sokakta bulunan Lüksemburg Bilardo Salonu ile başlıyor. Yine İstanbul’un Ulus semtinde bulunan Kurtoğlu Bilardo Salonuda 1930 – 1935 senelerinde faaliyet gösteren en eski salonlardan biri olarak biliniyor. 4 katlı olan Lüksemburg bilardo salonunda 2 adet ingiliz yapımı maç masasının sadece ustalara tahsis edildiği, ısıtma sistemi yerine masaların altında mangal yakıldığı, masaların etrafında tirübün olduğu acemi oyuncuların bu bölüme alınmadığıda, ustalarımızın bize aktardığı bilgiler. Salon Sahibi sakallı Niko olarak anılan bir gayri müslim. Çok usta bir bilardocu olan Niko’nun bilhassa fantezi sayılara olan merakı da anlatılanlar arasında. 1994 senesine kadar bir çok değişikliğe uğrayarak faaliyetine devam eden bu salon, atmosferi, bilardo anlayışı ve yetişen ustaları ile hala özlenerek anlatılıyor. Türk bilardosunun temelini oluştuşturan birçok usta bilardocu için bir okul anlamına gelen bu bilardo salonu artık yok.
Aynı salonda bu saydığımız ustaların yanında yetişmiş olan Binbir Ali Bey ve Aleko Cangopulos gibi bilardo üstadları ise bir devir sonra gelen Necmi Bey, Serkis, Kunduracu Şenol, Operacı Jirayir Çarkçı, Platin Doğan, Sadi Gürsesli, Duygulu Andaç, Rahmetullah Şimşek, Oral Keçelioğlu, Necati Narin, Ortaköylü Acem Hüseyin, Beşiktaşlı Agop, Avukat Atilla gibi bir çok ünlü isme hocalık yapıyorlar.
Bilardo Malzemeleri
ISTAKA : 18 yüzyıl sonlarına kadar bilardo, golf soplarına benzer bir tarafı geniş, ” çoban sopaları ” adı verilen sopalarla oynanıyordu. Bantla yapışık kalan toplara bu sopalarla vurmanın zorluğu insanoğlunu ince uçlu çoban sopaları kullanmaya yöneltti. İnce uçlu soplarla spot (nokta) vuruşu yapmayıda öğrenmek, günümüz ıskatalarına benzer malzemelerin kullanılması sonucunu doğurmuştur. 1777′de ” En Eski Kaideler ” isimli kitapta oyunculara çoban sopası yada ıstaka’dan birini seçebilme hakkının tanınmış olması sebebiyle bu tarihi ıstakanın icat edildiği tarih olarak kabul etmekteyiz.
TEBEŞİR : Istakanın ucu kayma ( çıtlama ) yapmadan topa vurulabilmesi için uzun yıllar alçılı duvarlara sürülüyordu. 1818 yılında bir bilardo ustası olan ingiliz John CARR hap kutularının içini bilmediğimiz yumuşak tebeşirle doldurarak satmaya başladı. John CARR’a bu buluşu yine iyi bilardo ustası olan patronu, John BARTLEY öğretmiştir.
KÖSELE UÇ : Bir Fransız piyade subayı olan Monsieur MINGAUD siyasi bir suçtan dolayı hapise girdiğinde bilardo oynamasına izin veriliyordu. Istakanın ucundaki bir arızayı gidermeye çalışırken ayakkabısının köselesini kullanınca, bu çalışma ilk kösele ucun icadına yol açmıştır.Topa falso verebilmeyi ve kleps hareketini yaptırabilmeyi sağlayan bu icadın tarihi 1825 olarak kabul edilmektedir.
BANT : İlk bilardo masalarında topların yere düşmesini engellemek için ahşap bir çerçeve kullanılıyordu. Aşırı ses dolayısı ile bu çerçevenin iç kısmına önce içi keçe ile doldurulmuş bez yastık kullanılmıştır. 1855 yılında ilk standart masanın mucidi İngiliz Thurston, lastik bantıda ilk defa uygulayan insan olmuştur. Lastik bant yarattığı hem fiziki hemde geometrik yeni olgularla insan beyninde yeni ufuklar açmıştır. Bu sebeble lastik bantın icadı, modern bilardonun doğuşu olarak kabul edilmektedir.
TOPLAR : İlk önceleri tahta olan bilardo topları 16. yüzyıl ve sonrası Fil dişinden imal ediliyordu. Ancak homojen bir yapı içermesi, kolay deforme olabilmesi, çok zor bulunabilmesi ve ekonomik olmayışı gibi sebeblerle insanlar sentetik malzemeler üzerine araştırma yapıyorlardı. Bu araştırmacılardan Amerikalı John Wesley HYATT, 1868 yılında ilk plastik topun mucidi olmuştur. Günümüz teknolojisi ise bilardo toplarını Phenol reçinesinin sıkıştırılması ile elde etmektedir.